QUR’AN’DA “NAMAZ” YAHUTTA “SALÂT-I İQAME” KONUSUNA GİRİŞ

Bilindiği üzere "Namaz" kelimesi farîsî bir kelime olup, komşu coğrafyalardan(Arap yarımadasına) olması ve islamiyetle ilklerden sayılacak şekilde(Araplardan sonra) müşerref olmaları hasebi ile ve kullandıkları alfabenin de arabi karakterlerden olması,çoğu kelimelerinin İslami izahlar için dinimiz&dilimiz literatürüne dahil olmasına sebep olmuştur.

Farslarla Türklerin uzun süren komşulukları ile kültürel münasebetlerimizin de oldukça uzun asırlara dayanması, yine onlardan TürkDiline bir çok kelimelerin girmesine neden olmuş bulunmaktadır. Ayrıca, Fars kültürünün etkenliği, köklülüğü ve bir çok kavimleri uzun yıllar boyu etkilemiş olması, dominant bir yazılı edebiyat geleneğine sahip bulunuşu da, tarihimizden bilinen bir vakıadır. İslamiyet ile Arap kültürü de bir çok İslam kavmini direkt dini bağlam vesilesi ile etkilemiş olup,hem yararlı vesileleri vardır hem de gereksiz kültürel emperyalistlik denebilecek, izahı müşkil aşağılık komplekslerine de dayanak teşkil edegelmiştir. Bunları Allah C.C bizden istemediği halde! bizler sap ile samanı ayırmayanların örneğine uyar şekilde, bir çok dinsel mazeretli kültürel soysuzlanmalara maruz kalmışızdır,yani arap dışı müslüman olan her kavim gibi bu akıbet bizleri de görmüş bulunmaktadır.

Peygamber kelimesi de farsça bir kelime olup,aynen dilimize yerleşmiş bir kalıcı terimdir. Bu hesaptan sık sık dilimizde de kullandığımız ve direkt birbirimizle anlaşmalarımıza vesile olan bu meşhur terimler için,artık gereksiz dil milliyetçiliğine girmeyi şimdi dilemiyoruz. Olumlu vesilesi deyince ise, yalnızca arab alfabesinden indirilen kutsal kitabımız Qur'an'ı Kerim'in kelimelerine aşina olmalarımıza, hatta çoğu kelimelerin köklerinden doğaçlamalara gitmemize yarayan kolaylıklarının olmasını sayabiliriz. Ama daha da ileri ifrat denebilecek noktalara varan araplaşmalara gelince ise Hops deyyip, durmak lazımdır!

Kısaca, sülalelerimizi de saran bir arabi isim alma geleneğine sahibizdir artık! ana, baba, kız, oğul, dede, nine'den oluşan aile ve devamında sülalelerimizde bakıyoruz ki bütün adların ekserisi hep Arabi isimlerdir! bunları bizden kim istedi? bunun yanıtlarının! tarihi derinliklerden gelen ve genlerimize değin işlemiş olan, atasal aşağılık komplekslerinden aranması ilmi bir zarurettir(30/22).

İslamî Arab Toplumları Tarihinde; haklının ezildiği soykırıma tabi tutulduğu, her türlü adice fitnelerin yaşandığı, akla hayale gelemeyecek zulümlerin ve dümenlerin, suret-i hak'tan görünmelerin icra edildiği gerçeği! bütün dünya entellektüelleri tarafından bilinen normal bir vakıadır.Gerçek Din'in yaşandığı, kaliteli nesilleri elbette bunların dışında değerlendirmek adalete en uygun tavır gereğidir. Yani, Resulullah'ın Risaletinin tüm yakını coğrafyada kabul edilmesi ve sahabi neslinin yetişmesi ile bunların yaşadığı düzen ve toplumu ayırmak gerekmektedir.

Entrika, hainlik, katillik, suret-i haktan görünmelerin başladığı zulüm dönemini; Emevi alçaklarının iktidara gelmeleri ile başlayan süreçte ve devamında ise Abbasi'ler döneminde de değişik versiyonlu olarak bu örneklerin devam ettirildiğini maalesef müşahade edebilmekteyiz.

Kitabımız Qur'an'ı Kerim'den uzaklaşmaların başladığı, Harman makinası misali! Hadis uydurmalarının ve yazılmalarının, Allah'a ve O'nun Resul'üne iftira temeli üzerine bina edildiği bu kötü çığır döneminin, Emevi Alçakları ile başladığı gerçek bir vakıadır! ve bu çığırı aynen, versiyon farkı ile Abbasi'ler devam ettirmişlerdir. Abbasi'ler dönemi ile ve devamında biz Türk'lerin, İslam Dini ile temas ve tanışmalarımız artık başlamış bulunmaktadır. Selçuklular ve Osmanlılar dönemi ise ayrı bir katagoride değerlendirilmesi önem arzeden ayrı bir vakıadır.

Din adı altında bütün arab adetleri, saltanat hastalıkları vs. bu atalarımıza ait dönemlerde bize nufuz etmiştir! halen bir kısmımız şii-alevi, bir kısmımız da sünni olarak arabi hayat itikadını iflasla devam ettirmekteyiz! Dini Allah'a has kılma; Dinde Qur'an'dan başkasına kapıları kapatma yerine! ne kadar Emevî uydurması varsa hepsini alıp Emeviyye’ye uşak olmaya baştan beri gönüllü olmuşuzdur!

Atasal Öğretilerden geçip, sadece Allah'a yönelmemizi! kitabımız Qur'an bizlerden istemektedir (2/170,5/104,31/21,43/22).

Fitneci ve Katiller gûruhu olan Emeviyye; Fetih öncesi Mekke Reisi Büyük Tilki’nin Eniği! işte O Habis! şu Muaviye isimli alçaktır; onu yetiştiren Büyük Tilkiler! yani, Hain&Hannas Ana ile Baba ise yüksek malumlarınız(!) Mekke Derebeyi Ebu Sûfyan ile karısı olacak Hînd'dir. Bu aile ömrü boyunca Resulullah'a devamlı düşman olmuş, asker toplamış bir hannas&hain aile olup! Karısı, Hz Hamza'yı kölesi Vahşi'ye planlı olarak öldürtmüş,bir bahse göre onun getirdiği ciğeri ağzı ile parçalayıp yiyen hayvan tabiatlı birisi...

Mekke Şehri tekrar kansız olarak feth olununca(110/1), bu Hannas Ebu Sufyan denen alçak! yani, Büyük Tilki! aklınca mü'min görünüp, inananları kandırabileceğini(mal,mülk ve mevki hesabı) düşünmüştü; ama! Allah C.C ise onların sadece İslam(Teslim) Dairesine girdiklerini, fakat henüz imanın kalplerine girmediğini, dolayısıyla mü'min olamadıklarını(İmanlı olmadıklarını) açıkça yüzlerine vurmuştur(49/14).

Bu hannas&hain aile! içten içe kafirliklerini, münafıklıklarını büyükten küçüğe olmak üzere devam ettirmişler(9/101,63/1), en müsait anı bulunca da tereddütsüz ve hazır olarak ortaya çıkıp, fitne ve pisliklerini İslam Coğrafyasına yaymaya başlamışlardır. İşte Emeviyyenin Hannas Sûfyanî Fitnesi ve onun oğlu icrââtçı Muaviye Alçağı! Bu Süfyanî Pisliğin Tohum ve Fitne olarak ekildiği, Emevi Döneminin kısa ve özlü tanıtım fotoğrafı!... Fetih ile hayatını bağışlayan Resulullah'ın, ileride Ehli Beyt'ine kılıç çektirip, zehirletip, susuz bırakıp, hançerletip katledenler! yine bu hain ve hannas ailenin bireylerinin emri ve dahli ile hareket eden gafil ve hainler sürüsüdür.

Hiç şüphe yok ki! çoğu sahabeyi tanrısallaştırıp, bütün fitnelerinde bu isimleri kullanmayı planlayan da bu hain ailedir.Yani, hadisler uydurulurken(6/114) bunları rivayet ettiği iddia edilen mutlaka birileri de olacaktır! hele de bunlar sahabi ise iş tamam! çünkü, onlar gökteki yıldızlar gibidirler! onlara ulaşmak ne mümkün! kendi öğretilerine(Fitne) göre alt yapıyı, uydurdukları hadislerle hazırladılarsa! buna ne demeli? para ve zor ile insanlar sindirilmişlerse, direnç gösterenler de birer birer öldürülmüşlerse!

Camilerde "Kiralık Memur" adamları ile Ehli Beyt'e hakaret ve sövmeler yaptırılmışsa! ve "Cami Hocalığı-Paralı Cami Memurluğu" da bunlardan(emevi,muaviye) beri meslek haline geldi ise! Allah'a ve Resulullah'a iftira temelinden uydurulan Hadis Masalları teşvik edilip, paralarla satın alınıyordu ise! hatta şimdiki verilere göre 5300’lü sayılarda hadis uyduran Ebu Hureyre de onun sarayından yemlenenlerden ise! ve İslam Toplumu bu şerefsiz ailenin fitne ve yönlendirisi ile önce iki(2) sonra da sürü ile türlü mezheblere(3/105) bölündü ise! ne de olsa ihtilafta rahmet varsa! ama değil mi!!!? Kısaca, her ağacın dibinde bulunamayacakları açık olan bu Hain&Hannas Ailenin esas etkisi; Burada fitnenin ana kaynağı(Tohum) yani, suyun başında plânı kurup, oturmaları hasebi iledir! bu açıkça söylenilen tesbitler ve tarihi olaylar hengamesi faslı…

Namaz yahutta Salat-i iqame, ilk cinn ve insanlardan beridir tatbik olunan yani iqame edilen bir güzel ibadet şeklidir. Allahü Teala! cinnleri ve insanları; Allah’ı bilmek ve ibadet yani kulluk etsinler diye yaratmış olduğunu kitabımız qur'an'da açıkca belirtmektedir(2/30,51/56). Vakitleri ve Rükünleri belli olan bu ibadet şeklinde, sözkonusu rükünler isimleri ve mahiyetleriyle o devir Arapları ile bir kısım ehli kitabça da bilinmekte olduğundan; bilgi ve tarif amaçlı şekilsel uzun ayrıntılar kutsal kitabımız Qur'an-il Hakim’de geçmemektedir(3/113,8/35,9/54,21/73,22/26,40,39/03). Fakat, şu zaman bildik tam tadili erkan misali olduğu gibi namaz yoktu!(8/35),Ta'ki onlara doğruları ve bunun uygulamalarını gösteren bir Resûl(Muhammed SvS) gelene kadar(2/129,151,3/164,42/51,62/2,65/11,73/15)..

O devir Arab toplumlarında bütün dinlerin mensupları mevcuttu, yahudilerin ve hıristiyanların kitabları olmaları hasebi ile kitabımız qur'an onlara ehli kitab diye hitab etmektedir, bunların dışında kitab sahibi olmayan ümmi'ler(28/86,42/52,93/7) de vardı! bunlar; Hz İbrahim ve Hz İsmail'den beridir herhangi bir kitab ehli mensubu olmaksızın ve putlara tapmadan, Allah'a şirk koşmadan,kısmi sapmalar olsa da! temiz olarak kalabilmiş nadir ve temiz insanlardı(Başta Hz Muhammed ile pek az kişi). Diğer bir kısım insanlar ise tamamen işi ticarete dökmüş, yeri gelince puta tapar putperest, yeri gelir diğer dinlere de kapıları açan, genel adları ile müşrik paydasının mensupları olan Mekke sakinleri olmak üzere, değişik tiplerde insan profilleri mevcuttu...

Kader, Hacc, Zekat, Qıyam, Rûkû, Secde, Kurban vb. inanç&ibadetlerin bozulmuş şekilleri hayat içinde bilinen değerlerdi(2/200,6/136,9/19,54,16/35, 29/61,31/25,39/3,38,43/9,20,87,49/14,107/4,5,6). Bir çok itikad ve ritüel'lerin bozulmuş halde ama bilindiklerini! kitabımız Qur'anda geçen hitaplardan kolayca anlayabilmekteyiz.


                               
GECE&GÜNDÜZ’ÜN KESKİN AYRIMI VE ABİDLİK...

Qur'anda defalarca gece ve gündüz'ün birbiri ardına gelişinde biz insanlara ni'met ve işaretlerin verildiğini anlatılmaktadır. Güneş'in ve Ay'ın yaratılmasında, hareketlerinde insanlar için ibret ve ni'metler bulunduğu(zaman,yön,rızık vb.), ayrıca yıldızlar'ın da biz insanlar için ni'met ve işaretlerden olduğu ve yaratılanların(Arz,Sema ve içindekiler) hiç birisinin boşa yaratılmadığını kitabımız qur'andan anlayabilmekteyiz.

Bütün insanların açıklıkla ittifak edeceklerinden olan; Gündüz ve Gece realitesi bizim de Namaz Vakitlerinde faydalanacağımız bilinen delillerden olacaktır(17/12). Qur'anda açıklanan bu delillerden istifade ederek konumuzu irdelemeye gayret edeceğiz inşaAllah.

[010.005] [E0] O, odur ki Güneşi bir ziyâ yaptı Kameri bir nur ve buna menzil menzil miktarlar ta'yin buyurdu ki senelerin adedini ve hesabı bilesiniz, Allah, bunu ancak hak hikmet ile yarattı, bilecek bir kavim için âyetleri tafsil ediyor!

[013.002] [E0] Allah odur ki Semalara direksiz irtifa verdi, onları görüyorsunuz, sonra Arş üzerine istivâ buyurdu ve Şems-ü Kameri teshır eyledi, her biri müsemmâ bir ecel için cereyan ediyor, emri tedbir, âyetleri tafsıl eyliyor ki sizler rabbınızın likasına yakîn hasıl edesiniz.

[014.033] [TK] Güneşi ve ayı da hareketlerinde sürekli emrinize amade kılan, geceyi ve gündüzü de emrinize amade kılandır.

[025.045] [E2] Rabbinin gölgeyi nasıl uzatmakta olduğunu görmedin mi? Dileseydi onu elbet hareketsiz de kılardı. Sonra biz güneşi, ona (gölgeye) delil kılmışızdır.

[025.047] [IK] O'dur; size geceyi örtü, uykuyu rahatlık kılan ve gündüzü çalışma zamanı yapan.

[029.061] [E1] Andolsun ki, onlara: «Gökleri ve yeri yaratıp, güneş ve ayı emri altında tutan kimdir?» diye sorsan elbette şüphesiz «Allah» derler. O halde nasıl haktan çevriliyorlar?

[031.029] [FK] Görmedin mi Allah, geceyi gündüzün içine; gündüzü gecenin içine sokuyor. Güneş ve ayı emrine boyun eğdirmiştir. Her biri belirli bir süreye kadar hareket eder. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.

[035.013] [E0] Geceyi gündüze sokuyor, Şems-ü Kameri ram etmiş her biri (müsemmâ bir ecele) mukadder bir gayeye akıp gidiyor, işte bu gördüklerinizi yapan Allah, rabbınız, mülk onun, ondan beride çağırdıklarınız bir kıtmîr idare edemezler

[039.005] [DV] Allah, gökleri ve yeri hak ile yarattı. Geceyi gündüzün üzerine örtüyor, gündüzü de gecenin üzerine sarıyor. Güneşi ve ayı emri altına almıştır. Her biri belli bir süreye kadar akıp gider. Dikkat et! O, azîzdir, ve çok bağışlayandır.

[071.016] [TK] «Ve ayı da bunlar içinde bir nur kılmış, güneşi de (aydınlatıcı ve yakıcı) bir kandil yapmıştır.»

[036.040] [FK] Ne güneş aya erişebilir, ne de gece- gündüzün önüne geçebilir. Hepsi belli bir yörüngede (felekte) yüzmektedirler.

[075.009] [TK] Güneş ve ay birleştirildiği zaman!

[081.001] [E2] Güneş katlanıp dürüldüğünde!

[003.027] [TK] «Geceyi gündüzü bağlayıp-katarsın, gündüzü de geceye bağlayıp-katarsın; diriyi ölüden çıkarırsın, ölüyü de diriden çıkarırsın. Sen, dilediğine hesapsız rızık verirsin.»

[011.114] [IK] Gündüzün iki tarafında ve gecenin de yakın saatlerinde namaz kıl. Çünkü iyilikler kötülükleri giderir. Bu; öğüt kabul edenlere bir öğüttür.

[022.061] [DI] Böyledir; Allah geceyi gündüze katar, gündüzü de geceye katar ve Allah şüphesiz işitir ve görür.

[057.006] [ON] Geceyi gündüze çevirir, gündüzü de geceye çevirir ve O, sinelerde gizli olanları da bihakkın bilendir.

[073.002] [TK] Az bir kısmı hariç olmak üzere, geceleyin kalk!
[073.003] [E1] yarısı, yahut ondan biraz eksilt (yarısından az kalk)
[073.004] [E2] Veya bunu artır ve ağır ağır Kur'ân oku.
[073.005] [E0] Çünkü biz senin üzerine ağır bir söz ilka edeceğiz
[073.006] [IK] Muhakkak ki gece kalkışı, daha tesirli ve o zaman okumak daha elverişlidir.
[073.007] [E2] Çünkü gündüz senin için uzun bir meşguliyet vardır.
[073.008] [IK] Rabbının adını zikret, her şeyi bırakıp yalnız O'na yönel.
[073.009] [ON] (O) Maşrikin de, mağribin de Rabbidir, O'ndan başka ilâh yoktur. O halde O'nu vekil ittihaz et.

[017.012] [IK] Biz, geceyi ve gündüzü iki ayet kıldık. Rabbınızdan lutuf dileyesiniz ve yılların hesabını, sayısını bilesiniz diye gece ayetini silip gündüz ayetini aydınlık kıldık. Ve her şeyi uzun uzadıya açıkladık!

Gece ve Gündüz ayrımına bir misal olarak; “Namaz” ve “Oruç İbadeti”mizi konuşabiliriz!

“Ey iman edenler! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki korunursunuz”[002.183(E2)].

“Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılındı. Onlar, sizin örtüleriniz, siz de onlara örtüsüsünüz. Allah, gerçekten sizin, nefislerinize ihanet etmekte olduğunuzu bildi, tevbenizi kabul etti ve sizi bağışladı. Artık onlara yaklaşın ve Allah'ın sizin için yazdıklarını dileyin. Fecir vakti, sizce beyaz iplik siyah iplikten ayırd edilinceye kadar yiyin, için, sonra geceye kadar orucu tamamlayın. Mescidlerde itikafta olduğunuz zamanlarda da onlara (kadınlarınıza) yaklaşmayın. Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır, (sakın) onlara yanaşmayın. İşte Allah, insanlara ayetlerini böylece açıklar; umulur ki sakınırlar”[002.187(TK)].

Qur'an'da bize oruç ibadetinin emr edildiği aşikardır(2/183), yani sağlık şartları elverdiği ölçüde bu ibadet bize farz kılınmıştır, bizden öncekilere de farz kılınmış olduğu gibi!.. Ak ve Kara İplik ayrılmaya başlayınca, yani gündüz'ün başlaması ile oruç ibadetinin giriş vakti başlamış olmaktadır(2/187). Devamında gündüz devam etmekte, sonra da yine Ak ve Kara İplik birbirlerinden ayrılamaz hale geldiği zaman da gece vakti girmiş ve orucun nihayete erdiği anlaşılmış bulunmaktadır.

Ramazan Ay’ında yahutta oruç ibadeti yaptığımız zamanlarda bize işaret olan vakitler bunlar olmaktadır. Yani gündüz ve günboyunca oruçlu bulunmakta, gece vaktinin girmesi ile oruçlar açılmakta ve gece devamınca da oruçsuz kalmaktayızdır. Allahû Teâla Hazretleri gündüzü geçim ve iaşe temini için, geceyi de dinlenme ve ibadet ile tefekkür amacıyla geçirmemiz için bizlere lûtuf olarak yaratmıştır.

Oruç ibadetinde gündüz boyunca gündüzde oruçluyuz, gece ise orucu açıp gece boyunca oruçsuzuz, yani kısaca karşımızda "Gece ile Gündüz" diye keskin(Siyah ve Beyaz İp misali) bir ayırım olduğunu görebilmekteyiz. İbadet vakitlerinde bizler için bu bilinen dünyevi donelere, kitabımız Qur'an'dan bir çok ayetlerle örneklemeler olduğunu da göreceğiz inşaAllah. Yüce Rabbimiz! Taha Suresi 20, Ankebût Suresi 45, Hud Suresi 114 ve bir çok ayetlerde bizlere Salât'ı iQâme etmemizi(Namazı Kılmamızı) emr etmektedir.

Hud Suresi[11]114.ayette; Gündüz'ün iki kısıma ayrıldığını, geceden yakın! yani, gecenin ilk bölümü diyebileceğimiz bir aralıkta, toplamda üç #-3-# vakit olmak üzere! Namazı İqame etmemizin emirlenmekte olduğunu görmekteyiz. Daha sonraki geçen uygulamaya dönük olan ayetlerde ise bu ana vakitlerin izahla belirginleştirildiğini, rekatların ve rükünlerin, ne okunacağı, nasıl okunacağı gibi ayrıntılamaya gidildiğini müşahade etmekteyiz. Nisa Suresi 101. ayette namazı kısaltmaya, 102.ayette ise bunun uygulanmasına örnek verildiğini, 103.ayette ise sıkıntılı durumlardan kurtulunduğunda ise yine namazların normal iqame edilmesinin emr edildiğini görmekteyiz. Kısaltılan namazın -1- rekat olarak kılındığını, normal kılınınca da bu namazın -2- rekat olarak kılınacağını anlamaktayız. Namazda iken daima qur’an’dan okunacaktır.

Dolayısıyla kıldığımız namazlara azami dikkati göstermemiz gerekmektedir! yani bu Dinin Sahibi ve bize Emr Edicisi olan, ALLAH C.C! bizlere ne emr etti ise, bizler de o şekilde aynen kendi emr ettiği şekilde yerine getirmekle yükümlüyüzdür. Allah'dan başka hakem arayanlarla bizim asla bir işimiz olamaz! ve onlara da bir şey anlatabileceğimize doğrusu az ihtimal buluyoruz!

Kitabımız Qur'an'da Allah C.C, bizlere, Allah'a ve Resül'üne itaat etmemizi(3/31,32) emr buyurmaktadır! bundan anlaşılması gereken durum şudur:
"Allah C.C! mesajı(kelamı,kitabı,qur'an'ı) gönderen&gönderici! yani mesajın sahibi, mesajı bizlere getiren ise Elçisidir(Resül), vurgular daima elçi ifadesi ile belirtilmiştir, Resülün adının(Muhammed&Ahmed SvS) kullanıldığı durumda ise(3/144,33/40,47/2,48/29,61/6) ona indirilen kitab vurgulanmaktadır! burada öncelikli olanın mesaj! yani, Allah'ın kelamı olduğunu her akıl sahibi insan anlayabilir.

Gelen mesajlar Allah'ın ayetleridir, Haşa! Emevi vd.lerinin uydurduğu iftira temeli üzerine bina edilmiş Hadisler! değildir. Hadislere inanmamak da Resulullah'a düşman olmak değildir! Bilakis Qur’an’a uymak ile Resûle uymuş olmaktayız! 25/30,33/21 ve 60/4 aynı bağlamda değerlendirilmelidir.

Resulullah Efendimiz ve Yoldaşları, üzerlerine düşen görevlerini başarı ile yaptılar. Ve bizlere Allah'ımızın kelamını kitabımız Qur'an'ı ulaştırdılar! Rabbimiz Onların bu Gönül Erenlerinin hepsinden razıdır elbette...

Onların sayesinde, qur’an ile bizler de Rabbimizi bilip onun kelamını okuyabilmekte ve gerçek Resulullah’ı da elimizde bulunan qur’an’ın tertemiz ve sağlam mesajlarından, ibret ve tefekkürle ancak,öğrenmekteyiz!.
[2/104,285,3/80,4/113,5/67,6/19,50,7/203,17/79,21/45,107,25/30,48/2,68/4,93/5]
Hamdolsun Allah'ımıza...

Allah Resulü bizlere Qur'an'ı tebliğ edip ulaştırdı, ulaşan Allah'ın kelamı ve ayetleridir! onlara bir de iftira temelli hadisleri bulandırmak bizler için bir fitne&imtihan konusudur! Allah'dan başka hakem arayanların sonu(3/23,4/60,65,6/114), ebedi olarak yoldaşları şeytan ile birlikte Cehennem adlı mekan olacaktır(38/85).

Şeytanın ayetlere müdahale edemeyeceğini her Qur'an okuyan imanlı insan bilir, ama başka sözlere gelince işte burada şeytanın müdahalesi söz konusu olabilmektedir(15/9,17/73,74). Bu isterse Resulullah'a isnad edilen hadisler de olsa durum bu şekilde anlaşılmalıdır! yani Resulullah ile direkt muhatab olsak durum elbette farklı olacaktı(3/101), araya yüzyıllar(1,5-2 Asır) ve fitneler girince, her fırka da kendini haklı çıkarıcı hadis iftiralarına başvurunca! ortaya bir hadis külliyatı deryası çıkıverdi![2/79,109,10/108,50/16].

Günümüzdeki dini anlayışlara temel oluşturan ana etken işte bu hadis dümenleridir(Hadis'en Yûftera 12/103,106,111). Oysa Resulullah'ın görevi Allah'ın kelâmını tebliğ etmek idi! hadis miras bırakmak olamazdı(6/112-115,10/15). Ama şeytan insanlara peygamber sözü diye hadisleri yaldızlı sayfalar ve sözlerle sununca işler bambaşka oluverdi!(15/42). Şeytanların başı olan İblis-i Lâin ve Ordusu(insan&cinn) Hadisler için Qur’an’ı açıklar kisvesi ile girmeye çalışmışlardır! Yani Qur’an’ı insan kelamına muhtaç etme cüretine soyunmuşlardır! Oysa ki, Allah C.C bunun tam tersini bildiriyorken! [5/49,99,101,6/19,38,65,114,115,7/52,10/15,11/01,12/40,13/30,14/01,16/89,17/41,89,18/26,27,

21/45,25/32,33,29/51,55/01,02,75/17-19].

İşte günümüz mezhebleri! İşte İslam Dünyasının gözönündeki durumu! Şeytanın(İblis&Ordusu) maskarası ve oyuncağı olan bir itikadi temel oluşmuş! İnsanlar bilerek yahutta bilmeyerek şeytanın kontrolüne(hükmüne) girmiş durumdadırlar! [3/103,105,106,6/128,130,43/36,37,58/19,20,21].

Allahû Teâla, şeytana tabi olan insan ve cinleri topluca Cehenneme koyacağını kitabımız Qur'an'da bizlere bildirmektedir!(38/85). Dini Allah'a has kılamayanların şeytana tabi oldukları gerekçesi ile mü'minlerden bir fırka hariç olmak üzere! topluca Cehennem adlı adrese yollanacağını, Sebe Suresi 20.ayette bizlere bildirmektedir.

Dini Allah'a has ve halis kılmak ancak! Qur'an'a, yani Allah'a(kelam'ına) ve Resul'üne(mucizesi qur'an’a) tabi olmakla mümkündür(29/51,39/2). Başka mazeretlere başvurmak ise Allah'dan başka hakem aramakdan başka bir şey olmayacaktır! Bunlara en güzel cevap ise şüphesiz kitabımızdan olacaktır! Kasas Suresi[28/75].ayette Rabbimiz, dini Allah'a has kılamayanların gerçeği anlayacaklarını, hakikatın korunan Allah kelamında olduğunu, delillerinin boş çıkmasından sonra açıkça hakikatı göreceklerini bizlere bildirmektedir.


ALLAH C.C'den ve O'nun Resûl'ünün mucizesi olarak indirilen Qur'an'dan başka hangi söze inanılır?

[004.087] [IK] Allah O'ndan başka ilah yoktur. Geleceğinden şüphe olmayan kıyamet günü sizi mutlaka toplayacaktır. Allah'tan daha doğru sözlü kim olabilir?

[017.088] [IK] De ki: İnsanlar ve cinnler bu Kur'an'ın bir benzerini getirmek için toplansalardı; birbirlerine yardımcı da olsalar onun bir benzerini getiremezlerdi!

[012.111] [TK] Andolsun, onların kıssalarında temiz akıl sahipleri için ibretler vardır. (Bu Kur'an) düzüp uydurulacak(İftira) bir söz değildir, ancak kendinden öncekilerin doğrulayıcısı, her şeyin “çeşitli biçimlerde açıklaması” ve iman edecek bir topluluk için bir hidayet ve rahmettir.

[004.140] [DI] O, size Kitap'da «Allah'ın ayetlerinin inkar edildiğini ve alaya alındığını işittiğinizde, başka bir söze geçmedikçe, onlarla bir arada oturmayın, yoksa siz de onlar gibi olursunuz» diye indirdi. Doğrusu Allah münafıkları ve kafirlerin hepsini cehennemde toplayacaktır.

[006.068] [SY] Âyetlerimiz hakkında alaylı tavırla münasebetsizliğe dalanları gördüğün zaman, onlar başka bir konuya geçinceye kadar kendilerinden yüzçevir! Eğer şeytan bunu sana bir an unutturursa, hatırına geldiği gibi hemen kalk, artık o zalimler gürûhuyla oturma!

[007.185] [IK] Onlar; göklerin melekutuna, Allah'ın yarattığı herhangi bir şeye ve ecellerinin yaklaşmış olması ihtimaline hiç bakmazlar mı? Bundan sonra artık hangi söze inanacaklar?

[045.006] [IK] İşte bunlar; Allah'ın ayetleridir. Onları sana hak ile okuyoruz. Artık Allah'tan ve onun ayetlerinden sonra hangi söze inanırlar?

[052.034] [FK] İddialarında samimi iseler haydi onun gibi bir söz getirsinler!

[077.050] [E2] Artık bundan (Kur'an'dan) sonra hangi söze inanacaklar?

[081.019] [ON] Şüphe yok ki O, muhakkak bir kerîm elçinin (getirdiği) kelâmdır.
[081.020] [IK] Arş'ın sahibi katında değerlidir ve güçlüdür!
[081.021] [IK] Kendisine uyulandır, emindir!
[081.022] [E1] Yoksa sizin arkadaşınız (Muhammed), delirmiş değildir!
[081.023] [IK] Andolsun ki; onu, apaçık ufukta görmüştür!
[081.024] [FK] O, gayb hakkında töhmet altında tutulamaz!
[081.025] [FK] O, kovulmuş şeytanın sözü değildir!
[081.026] [IK] Böyleyken nereye gidiyorsunuz?
[081.027] [TK] O (Kur'an), alemler için yalnızca bir zikirdir!
[081.028] [E1] Ve içinizden dosdoğru olmayı dileyenler için!
[081.029] [IK] Alemlerin Rabbı olan Allah dilemedikçe, sizler dileyemezsiniz!

[025.032] [IK] O küfredenler dediler ki: Kur'an ona bir kerede topluca indirilmeli değil miydi? Halbuki Biz; onu senin kalbine iyice yerleştirmek için böyle azar azar indirir ve ağır ağır okuruz!

[025.033] [E0] Hem onlar sana her hangi bir mesel ile gelmezler ki mutlak biz sana hakkı ve tefsirin daha güzelini getirmiş olmıyalım!

[039.018] [TK] Ki onlar, sözü işitirler ve en güzeline uyarlar. İşte onlar, Allah'ın kendilerini hidayete eriştirdikleridir ve onlar, temiz akıl sahipleridir!

[039.023] [E0] Allah kelâmın(sözün) en güzelini(Ahsen) indirdi, ikizli, ahenkli bir kitab, ondan rablarına saygısı olanların derileri ürperir, sonra derileri de kalbleri de Allahın zikrine yumuşar, o işte Allah rehberidir, Allah onunla dilediğini doğru yola çıkarır, her kimi de Allah şaşırtırsa artık ona hidayet edecek yoktur!

[039.055] [FK] Ansızın ve hiç farkına varmadığınız bir sırada size azap gelmeden önce Rabb'inizden size indirilen en güzel söze, Kur'an'a uyun!

[002.138] [FK] Bu din, Allah'ın verdiği bir renktir. Kim Allah'tan daha iyi bir renk verebilir? Biz yalnız O'na kulluk ederiz.
[002.138] [IK] Allah'ın boyası (ile boyandık) . Boyası Allah'tan daha güzel olan kimdir? Biz O'na kulluk edenleriz.

[005.050] [IK] Cahiliyet hükmünü mü istiyorlar? Ama yakın getiren bir kavim için Allah'tan daha iyi hüküm veren kimdir?

[016.125] [IK] Rabbının yoluna hikmetle ve güzel öğütle davet et. Onlarla en güzel şekilde tartış. Muhakkak ki Rabbın; yolundan sapanları en iyi bilir. O, doğru yolda olanları da en iyi bilendir!

[017.053] [IK] Kullarıma de: En güzel olanı söylesinler. Doğrusu şeytan aralarını açmak ister. Zira şeytan, insan için apaçık bir düşman olmuştur!

[018.007] [E0] Biz Yer yüzündeki şeyleri ona bir ziynet yaptık ki insanları imtihan edelim: hangisi daha güzel bir amel yapacak?

[022.024] [E0] Hem sözün hoşuna hidayet edilmişlerdir, hem hamîdin yoluna hidayet edilmişlerdir!

[023.096] [IK] Sen, kötülüğü en güzel ile sav. Onların nitelendirmekte olduklarını Biz, çok daha iyi biliriz!

[029.046] [ON] Ve Ehl-i Kitap ile en ziyâde güzel sûretten başkasıyla mücadele etmeyin. Onlardan zulmedenler ise müstesna, ve deyiniz ki: «Bize indirilmiş olana biz imân ettik ve bizim ilâhımız ile sizin ilâhınız birdir ve biz ancak O'na teslim olmuş olanlarız.»

[041.033] [IK] Muhakkak ki ben müslümanlardanım, diyerek salih amel işleyen ve Allah'a çağıran kimseden daha güzel sözlü kim vardır?

[041.034] [IK] İyilikle kötülük bir olmaz. Sen, fenalığı en iyi şekilde sav. O zaman göreceksin ki; seninle arasında düşmanlık bulunan kişi bile yakın bir dost gibi oluvermiştir!

[067.002] [IK] Hanginizin daha iyi amel işlediğini denemek için ölümü ve hayatı yaratan O'dur. Ve O; Aziz'dir, Gafur'dur!

[033.043] [XO] O'dur ki, sizi karanlıklardan nura çıkarmak için size rahmet etmekte; melekleri de (İzni ile) . O, mü'minleri çok esirgeyicidir!

[033.056] [SY] Muhakkak ki Allah ve melekleri Peygambere hep salat ederler. Ey iman edenler! Siz de ona salat edin ve tam bir içtenlikle selam verin!

[033.056] [XO] Şüphesiz Allah ve meleklerinden Peygambere destek ve yâd vardır; Ey inananlar! siz de O'nu destek ile yâd edin, O'na salat ve selam getirin!

                                                           [H]anif[U]lus

*not*=
Allah C.C’ün Rahmet etmesi(33/43) ve onun izni ile meleklerin de destek&dua etmeleri vardır! Bizler de Allah’ı Zikr etmemizin dışındaki zamanlarda daima Resulullah Efendimize Salat-u Selam getirmeliyiz! O’na dualarımızla yoldaş ve destek olmalıyız! Zira her millet(din,inanç) kendi önderi ile haşr olacaktır! bizim de her mü’min gibi dinde-imanda-gönülde önderimiz Resulullah Efendimizdir! O’nu hayırla yad etmek her mü’mine bir ödev olarak emr edilmektedir!

Zikr karşılıklı ve aktif bir mekanizmadır; Resulullah Efendimiz daimi zikrin sahibi olduğu için! Bilinçle yaptığı bu eylemlerin sonucunda aynı şekilde, kendisine bir karşılık olmak üzere(bu mekanizma gereği) bu hitab yapılmıştır(2/152). Ve bu büyük başarımın sahibi olan; Kutlu Resulullah’a Salat ve Selam olsun biz kardeşlerinden!


Namaz yahutta Salât-ı iQâme; Kaza edilmesi mümkün olamayan ibadetimiz&Allah’ımızı Zikr’in bir şekli ;

Önemli not:
Qur’an’daki namaz konusu, ayrıntılı olarak ve tümden gelimli yaklaşımla yakın zamanda inşaAllah! Sitemizde paylaşıma sunulacaktır.


[H]anif[U]lus

 

Ana Sayfa